Facebook Sayfamız

Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

8 Eylül 2015 Salı

ŞEHİTLERİMİZE ALLAHTAN RAHMET DİLİYORUZ, pkk VE TERÖRÜ LANETLİYORUZ

SEVGİLİ ARKADAŞLAR ÜLKEMİZİN İÇİNDE BULUNDUĞU ACI OLAYLARDAN DOLAYI YGS LYS VE KİŞİSEL GELİŞİM YAYINLARIMIZI KISA BİR SÜRELİĞİNE DURDURMA KARARI ALDIM. HALKIMIZ ACILAR İÇİNDEYKEN YÜZÜMÜZ GÜLEMEZ. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ASLA BÖLÜNEMEZ VE BİR BÜTÜN HALİNDEDİR. HİÇBİR ZAMAN DAĞDAKİ HAİNLERE GÖZ AÇTIRMAYCAKTIR BU VATANIN EVLATLARI
ŞEHİTLERİMİZE ALLAH'TAN RAHMET DİLİYOR, ACILI AİLELERİNE VE TÜM HALKIMIZA BAŞ SAĞLIĞI DİLİYORUZ.

7 Eylül 2015 Pazartesi

Çalışma İsteği

Merhaba sevgili arkadaşlar, bir önceki yazımızda 'Hedefimiz Yok İse Neler Yapacağız?' konusunda konuştuk. Şimdi ise 'YA BENİM HİÇ ÇALIŞMA İSTEĞİM YOK Kİ' diyen arkadaşlarımız için birlikte bir şeyler konuşalım. Çalışma isteği kolay kolay herkeste olan oluşan bir şey değil ki öyle olsaydı dünyada gerek ülkeler gerekse bireyler arasında kurumsal mertebe vb. durumlar açısından farklılıklar oluşmazdı.
Çalışma isteği en başta aslında hedefimiz var mı yok mu sorusu ile ilişkilidir. Unutmayalım nereye gideceğimiz belli değil ise nasıl gideceğimizin de bir önemi yoktur. Çünkü varacağımız varmak istediğimiz bir nokta olmalı ki onun için gayret edelim. 'HEDEFTEN SAPMAMAK' ve 'Üniversite İçin "Hedefim Yok" Diyorsanız...' yazılarımı okur iseniz mutlaka fayda göreceksiniz. Hedefimiz artık belli ve artık söz konusu sorun çalışma isteği, bu noktada da hedefe sımsıkı bağlı olmak gerekiyor arkadaşlar, aslına bakarsanız bu üç konu da birbiri ile iç içe. Masaya oturduğunuz andan itibaren hedefinizi zihninizde görün ve her sıkıldığınız anda hedefi hatırlayıp geri dönün çalışmaya, ve bunu başkaları için değil bizzat KENDİNİZ için yapın. Evet arkadaşlar ÖNCE BİR HEDEF VE DEVAMINDA HEDEFE YÖNELİK BİR ÇALIŞMA İLE BAŞARI GELECEKTİR. Çalışma tutkusuyla kalın. :)

6 Eylül 2015 Pazar

Üniversite İçin "Hedefim Yok" Diyorsanız...

Merhaba Arkadaşlar, bir önceki yazımda "Hedefimizden Kopmamak Adına Yapmamız Gerekenler"den kendimizce bahsettik. Şimdi ise hedefi olmayanlar kervanından olan arkadaşlarımız için konuşalım dilerseniz. Bu arkadaşlar genelde şu 2 cümleyi çok sık tekrar ederler :
1- Benim hedefim yok çalışsam ne olacak?
2-Zaten bir amacım yok en iyisi yatayım.
Evet arkadaşlar hepimiz bu 2 cümleyi hayatımızın belli başlı bir alanında söylemiş, söylemesek bile içimizden geçirmişizdir. (Hiç geçirmeyen arkadaşları ayrıca kutluyorum.) Ve bu cümle nedense öyle bir kudrete sahiptir ki kullandıktan sonra uyuşturucu etkisi yapar ve bizi amacımızdan ötede bırakır gider. Ot gibi bir hayat yaşamaya mecbur eder bizi, belki telefon ekranımıza çeker belki tabletimizde oyun oynamaya iter belki de her ne kadar faydalı olsa da Üniversite kazanmak için direkt anlamda etkisi olmayan kitap okumaya yönlendirir.(Yanlış anlaşılmasın kitap okumak elbette sözel netlerini, çoklu düşünmeyi geliştirir ama konu eksiği gidermektense kitap okumak fazla ileriye götürmez bizi.)
Bunları yaparken zaman su gibi akar ne hikmetse. Okuldan geliriz çantamızı kenara bırakır elimize alırız o zaman öldürücü şeyi ve bir bakmışız ki yatma saati gelmiş, sonuç ne mi? : Üzülerek söylemek istiyorum ki koca bir 0 (kitap okuyan arkadaşlar 0 değil de bi 0.5 olabilir :) Gece kafamızı yastığa koydugumuzda içimizde elbette geçer şu cümle ve benzerleri : "Ya keşke bir kitap açsaydım, yarın söz hiç oyun yok zaman kaybı yok." deriz ve uyuruz... Hepimiz yaptık bunu hala da yapıyoruz belki de.
                 

Hedef koyma noktasına değinelim dilerseniz, hiçbir bölüm size dair notalar içermiyor olabilir, ne sayısalı ne sözeli ne dili ne de eşit ağırlık bölümünü sevmiyor olabilirsiniz. Ama şunu unutuyoruz ki herkesin yaptığı gibi bölüm hedefi koymak zorunda değiliz, buna zorlanıyoruz toplum tarafından sadece. Okuldaki dershanedeki hocalar olsun binadaki tanıdıklar, eş dost akraba hepsi sorar mutlaka: " Ne düşünüyorsun üniversite için? " , bunun bir de kardeş cümlesi vardır : " Hedef neresi, hangi bölüm ?" , bu cümlelere yanıt vermek zorunda değilsiniz sevgili arkdaşlar, siz de sorumluluklarınız çerçevesinde birer özgür vatandaşsınız. Evet bakın son cümleye : " Sorumluluklarımız çerçevesinde" , bizim son sene sorumluluğumuz ne olabilir ? Sizi duyar gibiyim, evet doğru : "ÇALIŞMAK" . Hangi bölüm olduğum bile belli değil diyorsanız da okuldaki rehberlikçi veya dershanedeki rehberlikçi ile konuşun, eğitim ile iç içe olan aileden birileri veya aile dostları ile konuşun, arkardaşlarınız ile ciddi manada konuşulacak ise tabi ( ciddiye alınmadan konuşulur ise sadece vakit kaybı olur) konuşun ve kendinize en yakın olanı seçin.Sayısalı seçtiniz diyelim ve bunun üzerinden gidelim.Buraya kadar gelmek de büyük bir adımdır küçümsemeyelim, Büyük heybetli binaları oluşturan o minik turuncu tuğlalardır arkadaşlar, adım adım gitmeliyiz.Alanı seçtikten sonra o alana dair derslerimizi önümüze koyalım ve alan içinde bölüm seçemiyor isek genel ortalama alarak (Mesela sayısal için MF3 MF4 ikisinde genel olarak hangileri yüksek bunları baz alarak) dersleri önem sırasına koyalım ve çalışalım. Bizim hedefmiz de aslında daha bir "Hedef" tanımına uyan şekilde YGS/LYS platformunda başarı olsun, X bölümünü Z şehrinde okumak değil... Her birey başka bir dünyadır, ortak metotlar ile hareket edeceğiz diye bir durum yok, bu algıyı kıralım arkadaşlar.Çalışma tutkusuyla kalın :)






Hedeften Sapmamak

Merhaba Sevgili Arkadaşlar, bir önceki yazımızda ""Geçmişimizden almamız gereken dersleri ve bunlar ışığında hedefimize yoğunlaşmamız gerektiğini" konuşmuştuk. Şimdi ise odaklandıgımız, sınav anına dek ona ulaşmak için gayret edeceğimiz hedeften nasıl ve ne şekilde sapmamamız gerektiğini konuşacağız. Odaklanmak bir işin iyi gideceğinin mesajıdır. İngilizcede "focus" deriz bu terime, ve bir çok kişisel gelişim uzmanının en çok ter döktüğü noktadır diyebiliriz gönül rahatlığı ile.


Çoğumuzun sorunu ders için her şeyi ama her şeyi kahvemizi çayımızı masamızı kitaplarımızı hazır ettikten sonra o masaya oturmaktır, insanın içini kötü anlamsız bir his kaplar o anda, bu anda bu noktada alacağımız radikal kararlar kariyerimiz için dönüm noktası olacak 12. sınıf sonundaki sınavımıza büyük fayda verecektir. Evet arkadaşlar gerçekten zor , içeride tv izleyebiliriz veya bilgisayar oynayabiliriz veya balkona çıkıp bir şeyler içebiliriz ama biz ne yapıyoruz : masamıza oturuyoruz veya benzeri  ciddi bir ortama giriyoruz ders için ve kariyerimizi bir nevi kaderimizi çiziyoruz ki ilerideki hayatımızda mutlu ve huzurlu olalım. Masamıza oturuyoruz evet, zorlayın arkadaşlar kendinizi, bunu iyiliğiniz için söylüyorum, LYS sonrası yaz tatilimiz zehrolmasın istiyorum çünkü. Şimdi önemli 2 noktamız var bunlara değinelim :
1- Yanımızda kesinlikle telefon, tablet, bilgisayar ( videolu ders haricinde yanımzda olmayacak arkadaşlar) ve ilgimizi odağımızı alıp götürecek poster, kitap, yeni aldığımız bir ayakkabı bir elbise bir eşya asla bulunmayacak ki verim alabilelim.
2-İlk adımı gerçekten ama gerçekten başarı ile yapar isek işin % 51i bitmiştir. Şimdi gelelim odaklanarak ders çalışmaya, kitabımızı veya testlerimizi açtık konu çalışıyoruz veya test çözüyoruz, ilk 10 dakika çok tehlikeli, evet ilk dakikalarda kopmak çok kolaydır, ne yapacağız peki? Pes mi edeceğiz? TABİKİ DE HAYIR, PES ETMEK HİÇBİR ZAMAN KULLANMAYACAĞIMIZ, AKLIMIZDAN BİLE GEÇMEYECEK BİR METOT. Kendimize telkin verelim dağıldıgımız anda kitaptan sıkıldıgımız anda, ne diyelim kendimize? : "Üniversite okumam için, istediğim bölümde okumam için kısa bir süreliğine kendimi bu bilgi hazinelerine vermem gerekiyor, bunu yapar isem çok daha mutlu ve huzurlu, bir o kadar da geçmişimden az pişmanlık duyacağım bir gelecek beni bekliyor olacak." gibi cümleleri söyleyebiliriz, ve bunu küçümsemeyin, bir cümledir ne olacak demeyin, beynimiz çocuk gibidir nereye eğsen orda kalır, lütfen deneyelim bu metodu.Bir sonraki yazılarımda ders çalışmanın püf noktalarından ve ders aralarında neler yapıp yapmamamız gerektiğinden bahsedeceğim. .Çalışma tutkusuyla kalın. :)

5 Eylül 2015 Cumartesi

Geçmişimizden Korkmayalım, Hedefimize Yoğunlaşalım

Merhaba sevgili arkadaşlar, bir önceki yazımda "Hedef  Ve Hayal Arasındaki Farkları" konuşmuştuk.
Şimdi ise geçmişte yapmadıklarımızdan dolayı duyduğumuz pişmanlıkları hatırlayarak kaybettiğimiz veya kaybedeceğimiz vakitleri en aza indirmek için neler yapmalıyız onu konuşacagız siz değerli üniversite sınavı adayları ve aday adayları ile. Hepimizin geçmişimizde pişmanlık duyduğumuz anlar, "keşke yapmasaydım ya" dediğimiz şeyler mutlaka olmuştur. Bazılarımız bunları umursamadan devam eder, bu elbette ki bir yerde hatadır çünkü geçmişten alınan ders en verimli derslerden biridir. Bazılarımız da acı çeker her hatırladığında ve bu acı ile önündeki vakti de yitirir farkına varmaksızın.
Bunu yapan arkadaşlarımız da gireceği sınavların heyecanı veya hedefe ulaşma paniği ile iyice kendini kaybeder, iyice rayından çıkar hale gelir ve ortada kalır öylece. Ders almalıyız ve yeterli düzeyde pişmanlık duymalıyız geleceğimiz için ama fazlası değil. :) Evet şimdi de 3. durumumuza geliyoruz, ne mi bu durum ? Geçmişten pişmanlık duyan, geçmişte neyi neden nasıl yanlış yaptım diyip düzenli bir şekilde hatalarını tespit eden, bu hatalara bir daha düşmemek için çabalayan bireyler...  Hedefe ulaşmak için böyle olmaya çalışmalı, en azından böyle olmak için çaba sarfetmeliyiz. Hiçbir zafere çiçekli yollardan yürüyerek ulaşamayız. Bu özdeyiş bile her şeyi özetlemiş değil mi ?



Evet hepimizin geçmişte hataları var, bunlardan ders almalı ve yaptıgımız hataları yaşamamak için yaşamalıyız. :) Çalışan insan mutludur, içinde huzur vardır çünkü elinden geleni yaptıktan sonrası ona ait değildir... Arkadaşlar bugünden önceki hayatımızdaki eksiklikleri not alıp , bunların telafisi için çabaladığımızda, düzene girmiş bir çalışma programı oturttuğumuzda bizden huzurlusu olmayacaktır emin olun. Maddi durumumuz iyi olmayabilir, ailemiz ile aramız açık olabilir, çok bozuk bir semtte çok ücra bir şehirde olabiliriz, imkanlarımız kısıtlı olabilir ama unutmayalım biz başarmak istiyoruz ve potansiyel elimizde, Lamarck'ın da dediği gibi "Kullanılmayan uzuv gelişmez." Beynimizi ne kadar kullanır isek o kadar gelişir, biz her şeye inat ayakta durmaz isek nasıl huzurlu olabiliriz ki? Hedefe doğru giden yolda başımızı eğmeden yürümek için varış noktasına yoğunlaşalım ve her attığımız adımdan ders çıkaralım. Çalışma tutkusuyla kalın. :)

Hedef Ve Hayal Arasındaki Fark

Her şeyden önce, hayatta herkesin bir veya birden fazla hayali vardır. Hayallerimiz kısa vadeli de olabilir uzun vadeli de, tıpkı hedeflerimiz gibi. Dostlar bu iki benzer nitelikte değerlendirebileceğimiz iki terimin aslında ne kadar farklı olduğunu gelin anlamaya çalışalım. "Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, imge, hülya", hayal kelimesinin TDK daki karşılığı. İsterseniz şimdi de hedef kelimesinin anlamını tam anlamıyla pekiştirelim :"Yapılması tasarlanan iş, amaç. Varılacak yer, ulaşılacak son nokta." Hayallerimize ulaşmak zorunda değiliz, onlar bir köşede bekleyebilirler, onlarla yaşarız, onlara ulaşmak umuduyla. Hedeflerimiz ise daha gerçektir daha hayattandır. Hedefler daha ulaşılması imkanlıdır daha bizdendir bir başka deyişle.
12. Sınıfın başında kendi durumumuzu bilerek ve de 6-10 ay arasındaki olası gelişimimizi , net artışlarımızı göz önüne alarak gitmek istediğimiz okul ve bölümü belirler isek bu bir hedef olur. Fakat önümüzdeki süre zarfını ve gelişim sürecimizi göz önünde bulundurmayarak bir alan ve okul seçimi kurar isek bu hayalden ötesi değildir. Ufak bir örnekle durumu süslemek gerekir ise: 1- Ben bu sene sonunda kimsenin hayal bile edemeyeceği düzeyde başarılı olacağım ve herkes şaşıracak. 2- Ben bu sene sonunda çalışmalarım bu düzende gittiği takdirde Odtü Elektrik Elektronik Mühendisliğini kazanacak hale geleceğim. Arkadaşlar gördüğümüz üzre 1. cümle hayal 2. cümlemiz ise bir hedeftir. Hayaller ulaşılması imkansız olmayan ama bir hayli olumlu durumun ittifakını isteyen birer olasılıklar bütünü iken hedefler ise daha somut daha hayatın barındırdığı durumlar bütünüdür. Hedeflerimize ulaşmak için yapmamız gereken 3 şey var, peki bunlar neler ? 1- Kendimize Uygun Bir Plan 2- Planı Harfiyyen Uygulamak 3-Sabır İle Son Ana Dek Yılmamak Sevgili dostlar çoğumuz bir işe başlarken türlü türlü hayaller kurar şunu şöyle yaparım sonunda da şöyle güzel olur deriz. 1. gün güzelce çabalarız 2. gün biraz bıkarız ve 3. gün monoton hayatımıza devam ederiz. Bu neden mi oluyor pekİ? Kendimizi dogru okuyamamızdan kaynaklanıyor. Bunun için nacizane tavsiyem şudur ki hazır ders çalışma programlarını uygulamayın oturun ve o programdan da destek alarak kendinize uygun olanı oluşturun. Her insan bambaşka bir dünyadır ve hiçbirimiz aynı yapıda değiliz tıpkı her kar taneciğinin farklı olduğu gibi. Kendimize uygun planı oluşturduktan sonra planı uygulama aşamasına geldik. Arkadaşlar burada en önemli nokta çalışma çabalama sürecinden zevk almaya çalışmak, elbetteki sonuç için çabalayacagız ama bu süreci zevkli hale getirip haz almaya başladıgımızda her şey rayına oturacak. Öğrendigimiz her bir bilgi için mutlu olmaya çalışmalıyız. Evet belki de çok gezen çok okuyandan daha kültürlü olabilir ama biz işin akademik kısmındayız.Yılmadan çalışmalıyız. Her sıkıldıgımızda kendimize "Bir beş dakika daha çalış" telkinini vermeliyiz. Planı da uyguladıktan sonra sabır kısmına geldik. Bu iş diyete de benziyor hiçkimse 1 gün diyet yaparak fazlalarından kurtulamaz veya diyet ile ulaşmak istediği kiloya çıkamaz.Süreç isteyen bir etkinlik çünkü metabolizma düzenini sağlamak... Çalışma düzeni de bundan pek farklı sayılmaz. 1 gün 15 saat çalışmak mı yoksa beş gün 3 er saat mi? Tabiki de 5 gün 3 er saat çünkü 15 saat çalışıp ertesi 4 gün yatar isek 6. gün hafızamızdaki bilgi hatırlanma oranı ciddi manada düşecektir. Kendimizi yıpratmadan ama yoruldugumuzu hissederek ve verim içerisinde hedefimize yönelir isek ciddi manada yol kat'edeceğimizden emin olabiliriz. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.Çalışma tutkusu yanınızda olsun :)

4 Eylül 2015 Cuma

Hakkımda...

Bu satırı şuan okuyorsan aramıza hoşgeldin :) Bloğa kendimi tanıtarak başlamak en mantıklısı diye düşündüm. Kimim ben ? Neden burdayım ve neden yazmaya karar verdim? Ygs Lys sınav platformlarında ne yaptım? Hedeflerim neler? Kendi cümlelerimle nacizane anlatmaya çalışacağım siz değerli kişiliklere... İsmim Alperen, 97 doğumluyum, Kocaeli'de yaşamaktayım, 3 çocuklu bir ailenin en küçük üyesiyim. Aileden gelme bir çalışma geleneğimiz var diyebilirim. Zekiyim şöyleyim böyleyim demiyorum kesinlikle yanlış anlamayın dostlar. Çok çalışmayı çok sevmek oldu hep içimizdeki en büyük arzu. "Hiç çalışan ile çalışmayan bir olur mu evladım?" nidalarıyla büyüdüm, iyiki de böyle olmuş diyorum geride kalan süreye baktığımda :) Neden mi buradayım? Çünkü bu stresi, bu sınav yılını sağlıklı bir şekilde geçirmenizi istiyorum, ve elimden geldiğince bildigimiz kadarıyla yardımcı olmak istiyorum sınav adaylarına, aday adaylarına ( 11.,10. belki de 9. sınıflara :) Birkaç gün önce kafamda cereyan eden fikirler ışığında yaşadıklarımı sizin yararlanacağınız ölçüde , bunu da bilgiler ile besleyerek size aktarmak istiyorum.
Evet arkadaşlar, yoğun yıpratıcı bir senenin sonunda "İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi" ne yerleştim. Şunu açık yüreklilikle söylemek isterim ki hangi seviyede hangi ortamda hangi imkanlar içinde büyümüş olursanız olun; başarmak elimizde, gerçekten de böyle. Kendinize güvenin tabiki çalıştıktan sonra. Öyle güven kendine diyince hemen güveniliyor sanki diyenleri duyuyor gibiyim, elbette ki hemen olmuyor ama çalışıp kaba tabir ile arkanızı sağlama aldıktan sonra yürümek daha kolay hale geliyor.İlk o verimli ders çalışmanızı hatırlayın, ne kadar tatlıydı dimi? Bunu her gün yapsam neler olur neler dediniz siz de. Oluyor da dostlar, çalışan hiçbir zaman yarıyolda kalmaz er ya da geç sonucunu alacaktır mükafatını daha doğrusu... "Ben hiçbir zaman verimli çalışmadım ki" veya "Ben şu güne dek hiç çalışmadım ki" diyen kardeşlerim de olacaktır. Hiçbir şey için geç degil arkadaşlar. 80 yaşında üniversite okunuyanlara bakıp feyz almak gerek değil mi? O ilk çalışma gününüzü gerçekleştirin. O ilk çalıştıgınız saati geç kalmadan gerçekleştirin. Çalışsam da olmaz demeyin, elinizde bulunan potansiyel size aitken neden zirvesine çıkıp şehri izlemeyi tercih etmeyesiniz ki? Unutmayalım 1789 Fransız ihtilalini sadece 50 beyin gerçekleştirdi, kendi potansiyelinizi göstermek ve çalışma hazzını tatmak için hiçbir zaman geç değil. Bir dahaki yazılarımda görüşmek üzere sevgili arkadaşlar. Çalışma tutkusuyla kalın :)